logo

7 Mayıs 2017 Pazar

Rantsal (kentsel) dönüşüm projeleri ve yaratılan suni asayiş sorunu

Kentsel dönüşüm projelerinin bir bir çıkmaza girdiği Fikirtepe'de, gerek hükümet gerek bölgede "Çantacı" diye tabir edilen müteahitler, rant projelerine ayak direyen vatandaşlara canından bezdirmek için sunni asayiş gündemi yaratmaya devam ediyor.

İşte onların son örneği sabah saatlerinde "Ana akım" diye tabir edilen, bir dönem basının "Amiral gemisi" Hürriyet tarafından kamuoyuna servis edildi. "İstanbul'un bu mahallesinde hayat kabusa döndü" başlığı ile internet sitesinin en çok okunan sözüm ona bu haberin alt metin okumasını, kentsel dönüşümle az biraz haşır neşir olan biri hemen çözer.

Çantacıların yıldırma politikası olarak yaratılan asayiş sorununu, daha önce en somut örneğini Tarlabaşında yaşadık. Oradaki konut sahiplerini ikna edemeyen çantacılar mafyatik örgütleri para karşılığında mahallede peydahlayarak ciddi bir asayiş sorunu yarattı.

En son adam öldürme, uyuşturucu, gasp, fuhuş yuvasına dönen Tarlabaşı'nda kendini ve ailesini söz konusu tehditlerden korumak için yerini yurdunu yok pahasına bu çantacı müteahitlere satıp başka diyarlara taşınmıştı.

Her ne hikmetse rant projelerine ayak direyen ancak asayiş sorunu nedeniyle göç eden vatandaşlarından ardından asayiş sorunları birden kesilir olmuştu.

İşte şimdi bu suni asayiş sorunu Fikirtepe'de yaratılmak isteniyor. Ne yazık ki sermaye medyasında buna alet oluyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen kentsel dönüşüm projesinin henüz 3 te 1 başlamış durumda. Tamamlanan proje neredeyse yok.

Bu sorunu çözeceğini taahhüt eden bakanlık süreci hızlandırmak için müteahitleri sıkıştırıyor, bu müteahitler de mülk sahipleri ile anlaşamadığı yerlerde yukarıda bahsettiğim suni asayiş sorunlarını devreye koyuyor. Bu yöntem bir yerde çantada keklik olarak görülüyor.

Ha, tabi soracakcanız içlerinde hiç dürüst olan müteahit yok mu? Tabiki var. İşini ehli ile yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Peki neden vatandaş anlaşmıyor?

Vatandaş ile yüklenici firmalar arasında yaşanan en büyük sorun, tek taraflı hazırlanan sözleşmeler. Müteahitlerin lehine hazırlanan sözleşmelerle, bölgedeki yoksul halkın binbir güçlükle aldıkları evler ranta peşkeş çekilmek isteniyor.

Bu sorunların en başında geleni eşitsiz dağılım. Örneğin, 120 metrekare 3+1 dairesi olan vatandaşa  müteahit 75 metrekare 1+1 daire veriyor. Şayet eskisi gibi 120 metrekare evde oturmak isteyen vatandaştan rakamları 200 bin lirayı bulan fark geliri isteniyor. Tabi bunun içine mülk sahiplerinden her ay "Aidat" adıyla alınmak istenen paralar dahil değil. Bu aidatların bedeli de ortalama 600 lirayı buluyor.

Bu suni asayiş sorunu  İstanbul'un diğer bölgelerinde de yakın zamanda peydah olacağa benziyor. Umarım tarih tekerür etmez, biz yanılırız.

Bu yazdıklarım yalnızca buzdağının görünen kısmı. Daha anlatacak yazacak çok şey var. Onların bir kısmını aşağıda paylaşacağım haberlerden takip edebilirsiniz.
















Gökhan Çelik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder